Diyet Günlüğüm Sizlerle

Diyet Günlüğüm Sizlerle

19 Ekim 2020 Pazartesi

Yepyeni Ford Puma: Şehirli Bir SUV!

Ford’un yeni SUV otomobili Yepyeni Ford Puma; modern, şık ve cesur görümüyle dikkat çeken bir tasarımla karşımızda. Alışılan SUV tipi araç görünümü aksine fazlasıyla modern, zarif ve şık görüntüsüyle şehir trafiğinde dikkatleri üzerine çekiyor. Metropolde alışık olmadığımız kadar şık bir SUV tasarımı ile şov yapan Yepyeni Puma, asfalt zemin dışında da yüksek performansıyla şaşırtıyor.

7 ileri otomatik vitese sahip Yepyeni Puma, Ecoboost Hybrid motor teknolojisi ile çevreci ve yenilikçi bir duruş sergiliyor. Bu teknoloji gerektiğinde benzinli motorun elektrikli bir motor ile desteklenerek yakıt tasarrufuna ve uzun mesafeleri düşük emisyonla kat etmenize imkân sağlıyor. Yüksek performansına rağmen klasik motorlara göre CO2 emisyonu ciddi ölçüde düşük.


Sınıfının En Büyük Bagaj Hacmi
Zarif görünümünün aksine, sınıfının en büyük yıkanabilir bagaj hacmine sahip. 80 litrelik su geçirmez ve tahliye tapası olan ekstra bir Megabox’ı sayesinde ek depolama alanı yaratarak, özellikle sporseverler için kolaylıkla muhafaza edilebilir bir alan oluşturuyor. 
Ayrıca sadece sizin değil evcil hayvanınızın da konforu düşünülmüş ve Hayvan Dostu olarak tasarlanmış. 

Güvenlik ve Park
Teknolojik yeniliklerle donatılmış Yepyeni Puma’nın Adaptif Hız Kontrol Sistemi ayarladığınız takip mesafesine paralel olarak trafiğin akış hızına göre hızınızı ayarlayarak takip mesafesini koruyor. Olası tehlike durumlarına karşı Acil Durum Manevra Destek Sistemi,Adaptif Hız Kontrol Sistemi, Şerit Takip Sistemi ve Hizalama Asistanı gibi pek çok teknolojiyi destekleyen Ford Co-Pilot360 özelliği mevcut. Geri Görüş Kamerası, Gelişmiş Otomatik Park Sistemi, Çapraz Trafik Uyarı Sistemi ile şehrin yoğun ve dar alanlarında bile park etmeyi fazlasıyla kolaylaştırıyor.



Kişiye Özel Sürüş Modu
Normal, Eco, Spor, Kaygan Zemin ve Arazi olarak 5 farklı sürüş modu var. 12.3” Dijital Gösterge Panelinde seçtiğiniz her mod için farklı bir tema rengi mevcut.
Ayrıca seçilebilir sürüş modları sayesinde gaz tepkisi, direksiyon hassasiyeti ve vites değiştirme ile ilgili tüm alışkanlıklarınıza uygun bir sürüş modu da belirleyebilirsiniz. Yepyeni Puma, sizin stilinize göre bir yol bularak size özel ve ayrıcalıklı hissettiriyor. 

İsterseniz müziğin ritmi, isterseniz mesaj içeriği!
Kalitenin karşılığı B&O Ses Sistemi teknolojisi ile 575 watt’lık ses sistemine sahip. Dijital hayattan ve telefondan kopmak istemeyenler de fazlasıyla düşünülmüş. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan isterseniz sesli komutlarla müziğinizi kontrol etmenin tadını çıkarın, isterseniz de metin mesajlarınızı Yepyeni Puma size sesli olarak okusun. Ford SYNC  teknolojisi sayesinde telefondan kopmadan konforlu ve güvenli yolculukların keyfini sürün

 

15 Haziran 2020 Pazartesi

Nedir Bu Açık Süt Modası?

Erken uyumayı deniyorum bir süredir. E tabi vücut alışmış geç saate, hemen uyum sağlayamadı. Ben de bu yüzden tıpkı çocukluğumdaki gibi ballı süt içmeye başladım. Normalde çok fazla süt içme alışkanlığım yoktu. Halbuki severim de. Neyse işte her akşam süt içmeye başlayınca haliyle markette de alışveriş sepetime daha fazla süt eklemeye başladım.



Tam da bununla ilgili bir hikaye anlatacağım size…
Dün markette yine süt reyonunda seçim yapmaya çalışırken yakınımda bir kadın belirdi ve kınayan gözlerle bir bana, bir de elimdeki ambalajlı süte baktı. Ben de dayanamam böyle durumlarda, hemen bir sıkıntı mı var diye sordum. Meğer hanımefendi kutu süt almama takılmış.  Doğal ve organik sütler açıkta satılırken, neden marketten kutu süt aldığımı sordu. Sağlığımız konusunda bu kadar hassasken; ben de ambalajlı ve açık sütler hakkında bildiklerimi tek tek açıklamak istedim.

1- Açık sütler doğal ve organik değildir. Organik sertifikası olmayan hiçbir gıda için organik diyemeyiz.
Piyasada çeşitli markalarla satılan açık sütler var. Bunlar hangi denetimlerden geçiyor, hangi koşullarda üretiliyor bilmiyoruz. Çünkü açıkta satılan sütler denetlenmeyen kayıt dışı sütler. Kaynağını bilmediğiniz, denetimden geçmeyen bir süte doğal denilemez.
2- Ambalajlı sütler katkı maddesi eklenmeden kutulandığından sağlıklıdır.Çiğ sütler tüm dünyada ambalajlanmadan önce ısıl işlemden geçirilir. Böylece insanlarda ciddi hastalık riski oluşturabilecek etkenler sütten tamamen uzaklaştırılır. Açıkta satılan sütler herhangi bir işlemden geçmediği için bu ciddi sağlık riski her zaman var. 
3- Çiğ olarak tüketime sunulan açık sütlerde soğuk zincir sağlanamadığından, tüketiciye ulaşana kadar geçen taşıma sürecinde bakteriler çoğalır.
4- Açık sütler alındıktan sonra evde uzun süre kaynatılır. Bu kaynatma esnasında vitamin ve besin kaybı yaşanır.



Ben tabii ayaküstü kısaca tüm süreci anlattım hanımefendiye. Ki bunları bilmek için uzman olmaya gerek olmadığını, kısa bir araştırmayla ve biraz daha bilinçlenerek bu bilgilere kolayca ulaşabileceğini vurguladım. Ön yargıları kırıldı ve konuşmanın sonunda bana hak verdi. Söylediklerim hanımefendide ne kadar etkili olmuştur, açık süt alma alışkanlığından vazgeçebilir mi bilmiyorum ama en azından bir kişiye daha, doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdiğim ve sağlık gibi önemli bir konuda bu yanlışların ne tür tehlikeler barındırdığını anlattığım için mutluyum. Bir yandan da insanlara, araştırmadan etmeden körü körüne bir şeylere inandıkları için de kızıyorum.  Tüm dünyada olduğu gibi, ısıl işlemden geçen ve besin kaybına uğramayan kutu sütlerden güvenle tüketmek varken, macera aramak neden gerçekten anlamıyorum.
Siz siz olun, bilmediğiniz sütleri kullanmayın. Güvenli ve denetimli, ambalajlı sütün rahatlığını bırakıp macera aramayın. Benden söylemesi.

Neden Ambalajlı Süt?



Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de  ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin tencerelere doldurttuğu sütü kaynatmasıydı.  Niye derseniz, mis gibi tazecik sütü kaynadıktan sonra ılıtıp lıkır lıkır içmeyi çok severdim. Her ne kadar kaymağını ayırsam da o kaymak sonra birikir, kahvaltıda balla kavuşur, ekmeğime konardı.
Sonra aradan yıllar geçti. Ben büyüdüm. Haliyle biraz azalttım süt içmeyi. Ama yine de hiç vazgeçmedim süt sevgimden.
Eskisi gibi sütçü gelmiyor kapıya ama her yerde açıkta satılan süt görmeye başladım.  Neredeyse her köşe başında açık süt bidonları var. Her ne kadar kaynamış sütü bardağa koyup ılıttıktan sonra içmeyi özlesem de açıkçası ben açık süt almıyorum. Çünkü güvenemiyorum. Sizde de öyle mi?
Açık sütlerin nereden geldiğini tam bilmiyorum. Bunca virüs, bakteri, mikrop ortalıkta dolaşırken ben bu sütleri güvenip alamıyorum. Bu konuda biraz araştırma da yaptım. Açık süt hakkında öğrendiklerim bu konudaki şüphelerimi haklı çıkardı.


Öncelikle en şaşırdığım nokta şuydu; açık süt aldığımızda evde kaynatırken besin değerinde ve vitaminlerinde ciddi kayba neden oluyoruz. Zaten çocuklar ve yaşlılar sütü özellikle besin değeri için tüketiyor. Onu  da neden kaybedelim ki?  Ayrıca ambalajlı UHT ve pastörize sütler kontrollü bir şekilde ısıl işlemden geçtiği için besin değerini korurken, insan sağlığına zararlı mikrop ve bakterilerden arındırılıyor. Ama açık sütler denetlenmediği için bu sağlık riski hep var. Çok ürkütücü!
Bir de “ısıl işlem” kulağıma biraz garip gelmişti ki onu da araştırdım. Isıl işlem dediğimiz şey zaten tüm dünyada insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik yöntem. Bu yöntem esnasında sütlere katkı maddesi de eklenmiyor. Ayrıca Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği diye bir tebliğ var ve sütler bu tebliğe uygun olarak ısıl işlemden geçiriliyor. Tabii bir de işin teknolojik boyutu var. Isıl işlem olarak kullanılan pastörizasyon ve UHT teknolojileri, tüm dünyada kullanılan, sağlık otoriteleri tarafından da kabul edilmiş en ileri teknolojiler. Teknolojiye güvenmenin ve kendi faydamıza kullanmanın güzel bir örneği yani süt meselesi.

Ben bu nedenlerle ambalajlı sütleri tercih ediyorum anlayacağınız. Zaten açık süte en başında soru işaretiyle yaklaşırken, şimdi bu araştırmalarımla tamamen uzaklaştım, ambalajlı pastörize ve UHT sütlere güvendim. Eğer hala soru işaretleriniz varsa lütfen konuyu burada bırakmayın ve siz de biraz araştırın.

10 Eylül 2018 Pazartesi

Bu Kitap Sizi Çok Değiştirecek!


Bugün size bu yaz okuduğum ve son zamanlarda beni etkileyen Fransa’nın bestsellerı olan favori romanımdan bahsececeğim.

Yan Pasaj Yayınevi’nden çıkan “İkinci Hayatın Tek Bir Hayatın Olduğunu Anladığında Başlar” isimli, akılda kalması birazcık zor olan bu kitabın yazarı Fransızların çok sevdiği yazar Raphaelle Giordano.

Kitapta modern dünya insanın sorunlarından bahsediliyor. Özellikle de kadınlarının sorunlarını çok iyi analiz etmiş, onlara etkili çözümler sunmuş ve bunları da çok akıcı, çok keyifli bir dille okura aktarmayı başarmış. Öyle ki kitabı çocuklara rağmen sadece e iki günde bitirdim.

Bir annenin sevdiği bir kitabı 2 günde bitirebilmesi nasıl bir mucizedir bilen bilir :)


Özellikle kadınlar bu kitabı neden okumalı?

İşinizden mutsuzsanız, son zamanlar sıklıkla hayatınızdan şikayet ediyorsanız, ,ilişkinizle ilgili bir çıkmazdaysanız ya da kendini artık boşlukta hisseden bir anneyseniz mutlaka bazı sorularınıza yanıtlar bulacaksınız.

Kitabı okurken ana karakterin hayallerinin peşinden koşma yani değişme/değiştirme sürecinde siz de Camille’le birlikte umutlanacak, çaresizliğe kapılacak, başaracak, tökezleyecek, düşüp, kalkacaksınız. Aslında bence kitabın bu kadar başarılı olmasının ve kadınlar tarafından çok sevilmesinin sebebi de bu…

Kitabın kahramanı tıpkı bizim gibi biri. Hayatındaki anlamı arayan, kimi zaman karamsarlığa düşen, kendi rutininde yaşayıp giden, çoşku/heyecan kelimesinin ne demek olduğunu unutmuş, değişmek/değiştirmek isteyip de nereden başlayacağını bilemeyen, konfor alanından çıkmaya korkan, hayatında bir şeylerin eksikliğini hisseden, çocukluk hayallerinden çoktan vazgeçmiş bir kadın olması.

“Bu roman sizi adım adım mutluluğa götürecek!” diyor ve daha fazla uzatarak kitapla ilgili başka tüyo vermiyorum ve almak isteyenler için kitabın linkini tam da buraya bırakıyorum. 

Şimdiden iyi okumalar!

Kitabı satın alma linki:

25 Ağustos 2017 Cuma

En Sık Yapılan Diyet Hataları

Yaz aylarıyla birlikte herkeste bir diyet ve spor aşkı var. Siz de eğer kilolarınızdan rahatsızsanız ve bir türlü kilo veremediğinizi düşünüyorsanız belkide diyet listenizde hata vardır. Ya da bildiğiniz diyet gerçekleri yanlıştır.
Bu yazımızda kilo vermeye çalışırken yaptığınız diyet hatalarını paylaşacağız. Böylece kilo vermenizi engelleyen, kalorili olduğunu düşündüğünüz zararsız yiyeceklerin aslında öyle olmadığını göreceksiniz.
 Diyet hataları yüzünden kilo almayın!diyet3
İyiden iyiye bastıran sıcaklar yüzünden tatil planları yapılıyor. Elbette tatil öncesi de çeşitli diyetler yapıyoruz. Ancak diyetleri uygularken de bazı gerçekleri göz ardı etmemeliyiz.
• Meyveler masum seçenekler değildir. Eğer miktarını artırırsanız bilin ki kan şekeriniz yükselecektir. Meyveleri, yemekten sonra değil ara öğünlerde ve  porsiyon ölçülerine uyarak tüketin.
• Posa, beslenmede mutlaka olmalı.
• Her gün 1 avuç kadar kavrulmamış fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişlerden yiyin.
• Haftada en az iki kez kuru fasulye, nohut, mercimek gibi bakliyata yer verin.
• Protein kaynağı olarak kırmızı et, beslenmede  daha seyrek olmalı, onun yerine özellikle Omega 3 içeriği yüksek balıklar ve tavuk, hindi gibi kümes hayvanlarını tercih edin.
• Yemeklerin hazırlanmasında aşırıya kaçmadan  zeytinyağı yağı gibi bitkisel sıvı yağlar kullanın.
• Et ve süt ürünlerinin doymuş yağ oranları da yüksektir. Yumurta yemeyi ihmal etmemeli, az yağlı süt ürünlerini tercih etmelisiniz.
• Yemeklerinizi kızartma yerine ızgara, fırın, haşlama, buğulama gibi yöntemlerle pişirmelisiniz.
diyet-icin-en-uygun-yas
TUZA DİKKAT EDİN, PROTEİNİ DOĞRU TÜKETİN
• Kan şekerini dengelemek için öğün atlamayın, az ve sık yeme düzeni oluşturun.
• Basit karbonhidratları azaltın.
• Öğünlerinizin glisemik indeksini düşürün.
• Doymuş yağ tüketimine bir son verin… Sofrada, doymuş yağ kaynakları yerine sıvıyağlar tercih edilmelidir.
• Trans yağ asitleri sağlıklı değildir. Katı margarin tüketimi sınırlandırılmalı ve katı margarin yerine sıvı formda olan margarinler tercih edilmelidir.
• Protein kaynaklarını doğru kullanın. Et ve süt ürünleri, hayvansal protein kaynakları; sebze, tahıl ürünleri ve kuru baklagiller bitkisel protein kaynaklarıdır.
• Lifler önemlidir, ihmal etmeyin. Lifli besinlerin tercih edilmesinin sağlık üzerine bir çok yararı bulunmaktadır.
• Hayatın kaynağı olan suya gerekli özeni gösterin.
• Tuz tüketiminde aşırıya kaçmayın.
Sağlıklı günler dileriz!

1 Ocak 2017 Pazar

Düşük Kalorili ve Sağlıklı Sabah Menüsü “Mantarlı Omlet”

Bu blogda hem diyabet hastaları hem de sağlıklı yaşamaya çalışan kişiler için elimden geldiğince doğru ve yararlı bilgiler paylaşmaya çalışıyorum. bugün ise konumuz sağlıklı kahvaltı :)

Günümüzün olmazsa olmazı kahvaltılarımız, bize en çok enerjiyi, en çok proteini veren öğündür. Özellikle kahvaltıda yumurta tüketmek oldukça faydalıdır. Yumurta protein açısından en sağlıklı besinlerden biridir. İçerisinde diğer besinlerde bulunmayan çok faydalı vitaminler içerir. Sizde diyet menünüzde sabaha böyle başlayarak gününüze enerji ve sağlık katabilirsiniz. Bu tarifimiz içinde mantarın da olduğu, günün ilk saatlerine eşlik edebilecek nefis bir lezzettir.. Mantar oldukça sağlıklı bir besindir. Yüksek tansiyona, kan basıncını kontrol altına almada, cildin korunmasına yardım eden bir antioksidandır. Omletimizin içinde mantarında bulunması bizim için çok faydalı olacaktır. Bu iki vitamin deposu besin ile sabaha başlamak sağlam bir diyet için küçük ama çok etkili bir adım olacaktır. Zamanla sizde kilonuzu kontrol altına almanın çok da zor olmadığını sizde
örebileceksiniz.. Afiyet Olsun..

Diyet omlet tarifi için gerekli malzemeler
2 adet yumurta
Yeteri kadar tuz ve karabiber
1 tatlı kaşığı tereyağı
1 adet yeşilbiber
1 adet kırmızıbiber
4-5 adet mantar

Diyet omlet tarifi yapımı

Diyet omletin yapımına önce malzemelerini hazırlayarak başlayalım. Yeşil ve kırmızıbiberleri ayıklayarak incecik doğrayın. Mantarların üzerindeki zarı ayıklayarak onları da ince kıyın. Bildiğiniz gibi biber ve mantar oldukça düşük kaloriye sahiptir. Bu nedenle diyet omlet içinde rahatlıkla kullanabiliriz. Bu arada bir kâsenin içinde yumurtaları çırpmaya başlayın. İçine tuzu ve karabiberi ilave edin. Malzemeyi iyice karıştırın. Bu arada tavayı ocağın üzerine koyarak, ısıtmaya başlayın. Tava kızınca içine 1 tatlı kaşığı tereyağını ilave edin. Diyet olarak hazırladığımızdan tereyağını az kullanıyoruz. Tereyağı eriyince ince doğradığınız yeşil ve kırmızıbiberleri tavanın içine atın ve sotelemeye başlayın. Ardından ince kıydığınız mantarları ilave edin. Bu arada ocağın altını kısmayın. Çünkü mantarlar sulanabilir. İç malzemeler kıvamında sotelenince, hazırladığınız yumurtalı karışımı içine dökün. Tavayı hafifçe sallayarak, omletin tavaya yayılmasını sağlayın. Bu sayede her tarafı eşit şekilde pişecektir. Pişen omleti servis tabağına alarak, diyet menünüzde tüketebilirsiniz.

30 Aralık 2016 Cuma

Yoğurt Diyetlerin Olmazsa Olmazı! Neden mi?



Yoğurdun birçok şeye fayda sağladığını biliyoruz ve bunun yanı sıra diyet için en önemli faktörlerden biridir. Beslenmemize yardımcı olur, tokluk hissi verir, hazmı kolaylaştırır ve kemiklerin zarar görmeden zayıflamanıza yardımcı olur. Yoğurtlu diyet listesi hakkında pek çok bilgi vardır ama yoğurt da güvenerek her şeyi yemememiz gerekir. Bu diyetle beraber bol su tüketmek ve günde en az yarım saat yürümek gerekir. Kışın kilo almak istemiyorsanız yediklerinize dikkat etmeli ve yoğurt yardımı ile bunu başarabilirsiniz. Yemek yemeden öğünlerden önce 2 kaşık yoğurda bir kaşık kepek karıştırarak yemek hem hazmı kolaylaştığı hem de tokluk hissi verdiğinden yemek yerken az tüketebiliriz. Bunu ara öğünlerde de yapmak yine hem dinçlik hissi verir hem de halsizlikten kurtulursunuz ve kemikleriniz güçlü olur.

Siz siz olun diyetlerinizde yoğurtu eksik etmeyin ;)

İstediğiniz kiloya ulaşmanız dileği ile